Edebiyat eleştirmeni Nurdan Gürbilek, Sessizin Payı ile adalet, utanç, vicdan gibi kavramları Türk ve dünya edebiyatının başyapıtlarındaki duygu, düşünce ve imgeler çerçevesinde tekrar düşünmeye davet ediyor. Gürbilek’in “Yazı neyi kurtarır?” sorusunu sessizliğin kapısını aralayacak bir anahtar misali sürekli zihninde taşıdığı eser, müphem anlamlara dair derin bir sorgulamanın ürünü. Usta yazar, denemelerinde yolunu sadece Dostoyevski, Orhan Kemal ya da Tolstoy’dan geçirmekle kalmıyor; Türk siyasi tarihinin Gezi, 12 Eylül gibi dönüm noktalarına uğrayarak o duraklarda da başkalık deneyiminin peşinden gidiyor. Disiplinlerarası okuma ile Adorno, Sartre ve Benjamin gibi filozoflara da sık sık atıf yapan Gürbilek, hem sessizin dilini çözmeyi deniyor, hem de sorumluluğu özneye ve “tanrıların olmadığı bir dünyanın dili” olan yazıya paylaştırıyor.