Kitap Hakkında
Bu hikâye nasıl başladı? Her anlatıyı bir zamandan bir mekândan başlatıyoruz illaki. Oysa gerçeğin böyle olması mümkün değil. Dünyanın tarihsel hikâyesi, hepimizin hatta bizi saran Gogol’un Palto’sunun dahi üstünde dönüp duruyor. Sanırım o Palto dünya soğuğunun gerçekliğiyle, yani bizim dünya hikâyesinin izleğiyle, diyalektik uyumu sayesinde hepimizin Palto’su oluvermiş. Her bilimsel, felsefi, edebi metin ilk cümlesinden, dizesinden çok önce başlamış olduğunun bilincinde olmalı. Duvarı aşıp penceremize doluşan sarmaşık güllerin bir kökten doğmuş olmaları gibi...
Gelelim bizim hikâyemize. Biz de bir yerden başlamalıyız, değil mi?
Zamanın birçok tarihinde sömürülenler, biz kadınların söyleyegeldiği gibi, “Artık yeter, biz böyle yönetilmek istemiyoruz.” demişler. “Peki ne yapmalı da kendi yaşamımızı ellerimize almalıyız?” diye sormaya başlamışlar. Toplumun bu sancılı düşüncelerinden bazı filozoflar doğmuş ve demişler ki: “Biz sadece dünyayı yorumlamakla yetinmeyeceğiz.” Peki ne yapacaksınız? “Biz aynı zamanda aklın aydınlığıyla dünyayı değiştirmek istiyoruz.” Böylece eleştirel düşünce, yani bilgi, bilgelik sevgisi ve arayışı olan felsefe, eylemle bir araya gelmiş.
Haydi bakalım… Ezilenler felsefe, filozoflar eylem yapmaya başlayınca olanlar olmuş. Bu hadsiz işçiler, köylüler, kadınlar, öğrenciler, aydınlar, filozoflar (ki bunlara devrimciler dendiğini biliyoruz) kol kola verince Gogol Palto’sunun omuzlarımıza oturduğu gibi ezilenlerin hikâyesi izleğine bir tamam oturmuş. Teori ve pratiğin ayrılmaz bütünlüğü nihayet yeniden kurulunca, İsrafil’in suru hak getire, yer yerinden oynamış.
Eylemsiz sanat ve felsefe, sanat ve felsefesiz eylemin başarılı olamayacağını anlayan insanlar düşlerden bir dünya kurma yoluna düşmüşler.
Elinizdeki bu kitap, sevgili okur; eylemi, sanatı ve felsefeyi birleştirme tutkusunda olan kadınlarca hazırlanmıştır. İzleğini insanların gerçek yaşamlarından alan bir tutku bu. Kitapları yakılarak, yasaklanarak, anıtları yıkılarak hafızamızdan silineceği sanılan Puşkinlerin, Dostoyevskilerin, Gorkilerin, Suat Dervişlerin, Sabiha Sertellerin, Nâzımların, Sabahattin Alilerin nehrini denize ulaştırmak için sabırla örüyoruz öykülerimizi.
İKD’nin 50. yılında, “Emekçi Kadınlar” başlığıyla düzenlemiş olduğumuz öykü ödülünde kitapta yer almaya hak kazanan ilk on beş öyküyü sizlere sunuyoruz. Kadının zihninin tomurcuklarını korkuyla budayan ataerkine karşı, düşüncelerimizin maddeleşmiş hâli olan bu öyküler de bayraklarımızdır. Birbirinden güzel bu öykülerin yazarlarını kutluyoruz.
İlerici Kadınlar Öykü Ödülüne eser gönderen tüm yazarlara; bize ulaşan 164 öyküyü özenle değerlendiren ön eleme kurulu üyeleri Aysel Sakarya, Cenk Orak, Lerzan Toker, Seda Özyürekoğlu Balcı ve Turgut Metin Öztürkoğlu ile jüri heyeti üyesi yazarlar Bahar Yaka, Ayşe Övür, Fuat Sevimay, Mehmet Fırat Pürselim ve Müge İplikçi’ye teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Tarihsel bağlarını kurmayı başaran, çağının sömürü koşullarını idrak eden kadın mücadelesi, yüzyıl öncesinden bize kavuşan öyküler gibi denizlerle kucaklaşacaktır. Karanfil elden ele... İKD bu sayede aralıksız mücadelesini sürdürebilmektedir. 50. yılımız kutlu olsun.
İKD İlerici Kadınlar Dayanışma Derneği
Ürün Özellikleri