Dünya, kadınlar için baskıdan azade ve kolayca yaşanabilir bir yer olmadı hiçbir zaman. Erkeklik, toplumsal kodların en kuvvetli belirleyenlerinden biri hâlâ. 19. yüzyıl İngiltere’si de toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ve bundan doğan tahakkümün keskin kıskacından başka hiçbir anlama gelmiyordu Charlotte Bronte için. O da erkek egemen dünyaya karşı yapılan ilk ve en kuvvetli itirazlardan biri olarak Jane Eyre’i yarattı. Bronte’nin incelikli duyarlığı ve üslubuyla ses verdiği Jane, her geçen gün sayısı artan özgür ve güçlü kadınlara olduğu kadar ayrıcalıklı konumunun farkına varmak isteyen erkeklere de ışık olmaya devam ediyor.