1980 yılında bir gün, babasını bir daha göremeyeceğini öğrenen Cem, başının çaresine bakması gerektiğini fark eder. Önce bir kitapçıda, ardından su kuyuları açan bir adamın yanında çalışmaya başlar; ustasını babası yerine koyar. Bir iş için gittiği yerde tiyatrocu Kırmızı Saçlı Kadın’a âşık olur, hayatı boyunca onun hayaliyle yaşar. Yeniden karşılaştıklarında, o yakıcı aşkın hatırasından başka hiçbir şey kalmamıştır. Orhan Pamuk, diğer eserlerine nazaran daha sade bir dille kaleme aldığı bu romanda efsaneler, mitolojiler ve masallar üzerinden baba-oğul ilişkisini irdeliyor.