Yeni Kitaplar

Akdeniz’de kilit nokta konumuyla Kıbrıs, bölgedeki hakimiyetin de anahtarıdır…

Kıbrıs, jeostratejik önemi nedeniyle özellikle aBD, Rusya, İngiltere, Fransa, İsrail, Yunanistan, Çin gibi devletler ile avrupa Birliği’nin hedefindedir. akdeniz bölgemizin sadece 70 km uzağındaki Kıbrıs’a sahip olan güç, anadolu’yu kolayca vurma imkanını elde edebildiği gibi tüm Ortadoğu, asya ve Kafkasya bölgesini izleme, Süveyş ve Hint yollarının güvenliğini elde tutma imkanına sahip olur. Unutulmaması gereken tek gerçek de; Kıbrıs Türkleri, Kıbrıs Adası’nda Türkiye’nin haklarını koruyan hudut bekçileridir.

Doğu akdeniz doğalgaz ve petrol varlığı ile bölgedeki su sorunları coğrafyayı daha da gereceğe benziyor. Ülkeler, askeri tatbikatlarla araç, silah ve mühimmat çeşitlemeleriyle tehditkar gövde gösterileri yapmakta, bunun yanında farklı ülke ve coğrafyalardaki üs yapılandırmalarıyla ve geliştirdikleri ittifaklarla ayrıca dikkat çekmekte. Olası Üçüncü Dünya Savaşı’nın akdeniz çanağında gerçekleşme ihtimalinin yükseldiği noktada Türkiye açısından Kıbrıs, can alıcı önem arz edecektir. Kurgulanan yeni düzende Türkiye’ye ‘Yeni Osmanlıcılık’ ve ‘Ilımlı İslam’ dayatmalarının ardından otonomi ve özerk bölge gibi taleplerin gündeme gelmesi de sürpriz olmayacaktır. Bahsi geçen ülkelerin bölgedeki emperyal hedefleri birbirleriyle çakışsa ve çatışsa da iş, Türkiye’ye karşı olmaya gelince kenetlenirler. Süreçte ‘Müttefik amerika’nın yerini ‘Stratejik Ortak Rusya’ almış gibi gösterilse de ne amerika, avrupa ne de Rusya, bölgede güçlü ve bağımsız bir Türkiye görmeyi diler. Türkiye’yi ne aB’ye ne Şanghay İşbirliği Örgütü’ne alırlar ne de Türk Dünyası Birliği’nin kurulmasına izin verirler…

Anahtar ile “Orta asya’nın anahtarı” olan Kıbrıs’ın tarihi kapsamında, asırlardır aynı oyuncularla aynı oyunların sahnelenmiş olduğunu, provokasyonların nasıl yaratılıp savaşlar çıkarıldığını, son sürecin uluslararası ilişkilerini ve ittifakları gelişmeleriyle irdeleyeceğiz.

Geleceği öngörebilmek için geçmişi çok iyi bilmek gerek.

Geçmişe dönünce gelecek uzak
Geleceğe bakınca geçmiş uzak
Bakınca durduğun noktaya
Geçmiş geleceğe, gelecek geçmişe
Sanki birbirine geçmiş

''Yazmaları ve parlak gözleriyle çocuk gülüşlü, gökkuşağı kızlar trenin sert tavanına doğru birer ak güvercin gibi kanat çırpıyor. Takkeleri her daim başlarında olan girdap yüzlü dedeler, hiç kimsenin bilmediklerini bilmenin erdemiyle elleri dizlerinde, kıpırdamadan oturuyor. Onların yerine sadece misk-i amber kokuları konuşuyor...''

''Demet Danki Erken yeni seslerden birisi. ''Pardon Çıkaramadım'' adını taşıyan dosyasındaki öykülerini okuduğumda öykü birikimimize yeni katkılar sunacak genç bir yazarla karşı karşıya olduğumu gördüm. İnsan sıcaklığıyla yetinmeyip insanı amaç alan, onun değişip dönüşeceğine ilişkin sezgi alanları oluşturan, bireyin yanında duran, toplumsal hafıza ve bilince yönelen, ironiyi eleştirinin olanağına dönüştüren bir öykücü Demet Danki Erken.

Öykülerdeki dil ise ustaca kurulmuş. Dilin olanaklarına aklını ve sezgilerini açan bir duruşu var. Ne kadar gerçekçiyse bir o kadar da deneysel olabiliyor; yeri geldiğinde somut bir dil kullanırken, hiç çekinmeden de soyutlamaya yönelebiliyor. Geniş bir kalemi var ve bu kalem yakından izlenmeyi, okunmayı hak ediyor.''

-Aydın Şimşek