Kitap Hakkında
Bir kapı düşünün; ardında özgürlüğün kanla sulanmış toprağı, açıldığında insanlık tarihinin en onurlu direnişlerinden birine çıkan bir eşik... “Kızıl Kapı” ismi, bu anlamın ta kendisidir. Mısırlı büyük şair Ahmed Şevki’nin “Hürriyetin kızıl bir kapısı vardır ki / Ancak kana bulanan eller açar” mısrasından ilhamla, bu eser adını Gazze’nin kanla yazılmış özgürlük hikâyesinden alıyor. İşte o kapı, Yahya Sinvar’ın sarsılmaz iradesiyle, Muhammed Deyf’in gölgelerde büyüyen direnişiyle, İsmail Heniyye’nin kelimelere sığmayan sabrıyla aralandı. Ve şimdi biz, o kapının eşiğinde, bir hafızayı ayakta tutmak için kelimelerin kudretine başvuruyoruz.
“Kızıl Kapı”, Gazze’nin hafızasını üç katmanda ele alıyor: İnsan, sembol ve mekân. Üç kitaplık bu seri, sadece bir anlatı değil; bir çağrıdır, bir belgedir, bir vicdan mirasıdır. İlk kitapta, bu çağın tanıkları olan liderleri, mücahitleri, doktorları, anneleri, aktivistleri -ve hatta kötülüğün temsilcileri- anlatılıyor. Bazen bir cümleyle, bazen sayfalar süren bir hatırayla… Ama her defasında hakikatin izini sürerek. Aksa Tufanı günlerinde İslam’ın yanında, tarihin, insanlığın, vicdanın tarafında durup bunun için canlarını verenlerle; sömürgenin, kötülüğün, soykırımın yanında hizalanıp şer cephesi oluşturanların kaydının tutulması gerekiyordu. Kızıl Kapı, işte tam da ona çaba harcıyor.
İkinci kitap, sembollerin diliyle konuşuyor. Bir kefiye, bir küpe, bir tencere, bir kek… Bazen bir çocuk çantasındaki defterin köşesinde, bazen bir mücahidin elindeki asada karşımıza çıkan işaretler… Her biri bir neslin hafızasında yankı bulan, direnişi kodlayan, kimliğe dönüşen detaylar bunlar. Gazze, yalnızca bir coğrafya değil; bir anlamlar haritasıdır. Aksa Tufânı vakitlerinde ortaya çıkan sembollerin tahlil edilip kayda geçirilmesi ve insanlığa anlatılması bu üçleme ile gerçekleşiyor.
Serinin üçüncü ve son kitabında ise mekânın dilini tanıyoruz. Refah’ın yıkıntılarında, Cebaliye’nin molozları arasında, Beyt Hanun’un sarsıntılarında… Mescitlerde, okullarda, hastanelerde yankılanan iniltiler, dualar, neşeli anlar ve feryatlar bu çalışmayla belgeleniyor. Çünkü her taşın, her yıkıntının bir hikâyesi vardır. Ve Gazze, konuşan bir şehir gibi anlatır derdini.
Bu seri, sadece Gazze’yi anlatmıyor. Aynı zamanda insanı anlatıyor. İnsanın nasıl alçalabileceğini ve nasıl yücelebileceğini… Bir yanda soykırımın karanlık aktörleri, öte yanda tarih boyunca yankılanacak bir duruşun kahramanları. Harf harf yazıya dönüşen bu irade, bombalarla yıkılamayan bir onurun ifadesidir.
“Kızıl Kapı”; Tokyo’dan Sidney’e, Londra’dan Newyork’a, Mostar’dan İstanbul’a, Diyarbakır’dan Dakka’ya milyonların gözyaşıyla suladığı bir toprağın tanıklığıdır. Ve bu kitaplar, birer tanıktır. Belki bir dua kadar sessiz, ama tarih kadar gür bir çağrıdır. “Kızıl Kapı” aralandı; içinden bir halkın onuru, bir ümmetin vicdanı geçti.
Türkiye’den 83, Filistin’den 10 isimle Gazze ve Filistin ile ilgili görkemli bir hafızanın inşa edildiği bu 3 eser ile okura bu kapının eşiğini sunuyoruz. Oku. Hatırla. Ve unutma.
Ürün Özellikleri