Kitap Hakkında
“Öte dünya denen memleket, denizin karşı kıyısı mıydı acaba? Beyaz ve kül rengi bulutlar, zaman zaman kucağında bebeğini emziren bir ana resmi çizerdi ufka. Gün batımına yakınsa zaman; pembe, sarı renkler belirirdi ana resminin arkasında. O zaman daha dayanılmaz olurdu seyretmesi. Belki de ayrılık kanalının üzerine çizilirdi ana resmi. Uzaklardan evlatçığına gözcülük mü ederdi? Ufuk, ana resmi çizdiği için mi severdi denizi? Bakmalıydı. O ayrılık kanalı dönülmeyecek kadar uzak mıydı? İşte tam oraya bırakmalıydı isyanını. Öte kıyılara taşırdı dalgalar, belki de hicranı. En azından karşı sahilin iştahlı kumlarında yitip giderdi, kumsala serilen şu köpükler gibi. Yoksa yittim sanırken döner de çoğaltır mıydı denizi? Öyle yapıyordu, peş peşe gelen dalgaları içiyordu kumsal. Sonra biraz ilerde tekrar katıyordu emdiği her damlayı deryaya. Ölüm niye böyle bir şey değildi? Niye vermiyordu aldığını geri?”
Yaşamın ve denizin şiirleştiği bu hikâyeler, Halikarnas Balıkçısı’ndan beri özlediğimiz deniz tuzu kokusunu, masum hayat parçaları ile birleştiriyor. Emine Özgenç, her zamanki berrak dili ve engin anlatımıyla gerçek hayattan alınmış hikâyeler kaleme almış. Bu hikâyelerin kişileri Özgenç’in bazen ataları, bazen kardeşleri, bazen de çocukları. Aşk, her hikâyenin başköşesinde. Kavuşamayan âşıklar, Karadeniz’in kaderi gibi. Lacivert Sevdalar ismi bu yüzden aslında bütün hikâyelerin özetini içerisinde barındırıyor. Hikâyelere Karadeniz’in Rus işgalinden kalan trajik anlatılar da ayrıca can katmış. Karadeniz’e Rusların tasallutu edebiyatımızda nedense çok az gündeme getirilmiştir. Bu bakımdan Özgenç, ata yurduna vefayı da ihmal etmiyor.
Düşüneceğiniz, şefkatle gülümseyeceğiniz, hasretle irkilip, göğsünüz sızlayarak gözyaşı dökeceğiniz bu hikâyeler, bulutlu göğün yüzünüzü serinleten rüzgârına benziyor. Okuyucuları kucağına çağırıyor.
Prof. Dr. Nesîme CEYHAN AKÇA
Ürün Özellikleri