Kitap Hakkında
Zafer Sağdıç ve Mate Gergö Kovacs’ın editörlüğünde hazırlanan, başta Türk-Macar mimari ilişkileri olmak üzere, Türkiye ile Avrupa arasındaki henüz keşfedilmemiş ortak kültürel bağların yeni bir alanını sunan “Macarların Tasarımları Türkiye’de” adlı kitap YEM Yayın tarafından yayımlandı.
Kitap, “2024 Macar-Türk Kültür Yılı” çerçevesinde, Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanlığı, Gül Baba Mirasını Koruma Vakfı, Yıldız Teknik Üniversitesi, Budapeşte Teknik ve Ekonomi Üniversitesi, Liszt Enstitüsü – Macar Kültür Merkezi ve Türk Mimârîsi Araştırma Merkezi işbirliğiyle yayımlandı.
Türk mimarlık kültürünün oryantalist sunumu ve kullanımından modern mimarlık ilkelerinin uygulanmasına kadar uzanan süreci anlatan kitapta sunulan mimari çizimler, fikirler ve mimari ilişkiler, konuya hâkim Türk ve Macar araştırmacıların ortak işbirliğiyle hazırlanmış olup daha önce bu sunum düzeninde kamuoyuna hiç sunulmamıştı.
Budapeşte Teknik ve Ekonomi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Tarihi ve Tarihî Eserlerin Korunması Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. János Krähling’in kitaba yönelik düşünceleri şöyle:
“Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa’daki varlığının zayıflamasının ardından, mimarlık camiasının Türk mimarlık kültürüne olan ilgisi sona ermedi. Bu süreçte, 17. yüzyıldan itibaren giderek daha belirginleşen ve Guarini’nin Mağribi mimarisinin önemli yapıtlarını, özellikle de strüktürlerini öğrenmeye ve uygulamaya açık olmasıyla karakterize edilen bir ilgi ortaya çıkmıştır. Bu dönemde, Barok mimarisinin diğer kültürlere, dolayısıyla Türk mimarisine de açık bir perspektif taşıdığı görülmektedir. Avusturyalı Mimar Johann Bernhard Fischer von Erlach, 1721 yılında yayımladığı ve mimari çizimlerle zenginleştirdiği ‘Entwurff einer historischen Architektur’ adlı eserinde, Osmanlı’nın mimari mirasından bazı önemli anıtlar sunmuş ve bu tür bir açıklığı teorik düzeyde göstererek, ilk evrensel mimarlık tarihi kitabında Osmanlı’ya da yer vermiştir.
Macar mimarisinin anıtları arasında, Macar romantik tarihselciliğinin önemli bir örneği olan Tata şehrindeki Saray Bahçesi’nde yer alan Türk mescidi gibi bu sürece uygun anıtları da bulabiliriz. Oryantalist formların romantik çağrışımı başlangıçta bu ilişkilerle karakterize edilmiştir. Daha sonra mûtat işveren, jüri, tasarım ve inşaat faaliyetleri kapsamında Türkiye ile ilgili mimari projeler profesyonel kamu yaşamının bir parçası haline gelmiştir.
Kitapta yer alan mimari çizimler, Osmanlı İmparatorluğu’nun önemli eski Avrupalı ortakları olan Macaristan, Almanca konuşan ülkeler ve İtalya arasındaki mimari bağlantıları sunmaktadır.
Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminden Cumhuriyet’in ilk dönemine kadar, birçok Macar mimar Türkiye’de, ortak Avrupa boyutunu, Alman üniversitelerinde edindikleri bilgileri, Macar tasarım pratiğini, Türk işverenlerin ve uygulayıcıların ihtiyaçlarını yansıtan bir dizi mekân tasarladı. Bu mekânlar, gerçekleşmemiş olsalar bile, karşılıklı etkileşim ve bilgi aktarımının özel bir izdüşümü olarak değerlendirilebilir. Bu kitap, her ne kadar ilk etapta gerçekleştirilmemiş projeleri konu alsa da daha sonra Macaristan’daki bir dizi ilave düşünme etkinliğine dayalı, bir tür dalgalanma etkisi olarak algılanabilecek ‘tici gücü’ anlatmaktadır. Türkiye’de bursiyer olarak bulunan Károly Kós, İstanbul’un şehir mimarisi ve kamu kurumlarıyla bağlantılı olarak şu ifadelerde bulunmuştur: ‘Bu, işte şehir budur; burası herhangi bir şehir değildir. (...) Bu işin yabancı bir kişi tarafından yapılamayacağına, Türk mimarlık bilimi ve sanatı tarafından yapılması gerektiğine inanıyorum...’”
Ürün Özellikleri