Kitap Hakkında
Irkçılık ve ayrımcılık yalnızca bireylerin önyargılarında ya da söylemlerinde değil, şehirlerin görünmez sınırlarla örülü dokularında, sokaklarında, bina cephelerinde, otobüs duraklarında, harita çizimleri ve krokilerinde gizlidir. Yani binalar da konuşur. Her sokak, her mahalle, her imar planı bir tercihin sonucu ve bu tercihler tarafsız değildir. Şehir, görünmeyen bir apartheid rejimiyle yeniden ve yeniden inşa ediliyor. Betonla, yasayla, planla...
Gettolaşma, kentsel dönüşüm, sosyal dışlanma ve entegrasyon politikaları gibi güncel sorunları hem tarihsel bir arka plan hem de kuramsal bir çerçeveyle ele alan “Mekânsal Irkçılık”ta, ırkın yalnızca ten renginde değil, konumda, metrekarede ve kira bedelinde nasıl gizlendiğini görecek, kentlerin neden sadece “yaşam alanı” değil, aynı zamanda bir “ayrımcılık mekaniği” olduğunu daha iyi anlayacağız.
Lefebvre’in mekân üretiminden Harvey’in sınıf coğrafyasına, Türkiye’nin “kentsel dönüşüm” maskesiyle örtülmüş mahalle sürgünlerinden Avrupa’nın steril entegrasyon yalanlarına kadar her mesele, alışıldık düşünce konforunu sarsmak için daha keskin bir bakış, daha kışkırtıcı bir dokunuşla ele alınmış gibi. O yüzden bu kitap rahatsız edebilir. Belki asıl amaç da budur: Kentin cilasını kazıyıp altındaki gerçeği ortaya çıkarmak… Bu da hayatın her alanını kontrol edip kentin her metrekaresini gözetleyenlerin hiç de hoşlanabileceği bir şey değil…
Ürün Özellikleri