Kitap Hakkında
Ben Milas.
Kaçtığım tüm gerçeklerin sonunda, üzeri yıldız tozlarıyla kaplı bir tuzağa kandım ve yara aldım. Sonra düştüğüm çukurun en dibinde rastladığım bir hayal yaralarımdan öptü. İzi silindi yaranın ama unutamadım yerini.
Kalbimi, seni sevmediğine inandıramadım.
Kalbimi, senden nefret ettiğine inandıramadım.
Maskeli bir baloda ansızın karşılaşan Safir ve Milas, artık sadece hayatlarının değil birbirlerinin de dönüm noktasındalardır. Buna rağmen etraflarını bir büyü gibi saran o görünmez bağ, üzerlerinde dolaşan kara bulutların yıldırımlarına inat, ayakta kalmak için bedenlerine ısrarla tutunur. Safir, yaşadığı hayal kırıklığının etkisiyle öfkesini bir türlü dizginleyemezken; Milas, ona bir nefes boşluğu bile bırakmamak adına çabalar, her yanını varlığıyla doldurur. Ve sonunda ikisini de, kolay kolay sıyrılamayacakları bir oyuna hapseder. Bu oyunun sonunda ya birbirlerinden nefret etmeye devam edecekler ya da bir zamanlar kurup yıktıkları tüm hayalleri yeniden inşa edeceklerdir.
Rağmenlere rağmen değil; rağmenlerle birlikte…
Milas, Safir’e attığı her adımda en çok korktuğu gerçeklere çekildiğini fark ettiğinde; Safir, düşe kalka yürüdüğü tuzaklı yolların sonundadır. Her defasında ona ve yalanlarına kanmaktan yorgun düşen bedeni, Milas’ın kendine yarattığı korunaklı alanı birdenbire kuşattığında Milas kaçmayı mı yoksa teslim olmayı mı seçecektir?
“Kazandın, beni alt ettin. Artık seninim. Hep senindim. Seninleydim…”
Ürün Özellikleri