Kitap Hakkında
Herkes uyurken Aylin uyandı, Leylayı yatağında bulamayınca arkadaşlarının kazdıkları tünele doğru gitti. Tünelin kazma işleminin olduğu yer kapağı açık bir kuyu gibi durmaktaydı. Hem çekinerek hem korkarak tünele yüzün koyu yatarak girdi Aylin. Sürünerek arkadaşlarının çıktığı delikten dışarı çıkmayı başardı. Leyla ve arkadaşları çoktan kaçmışlardı. Aylin; sabahın erken soğuk rüzgarını içine çekerken, Leyla diye bağırmaya başladı, mahpushanenin tüm projektörleri yandı. Aylin askerlerin görüş mesafesindeydi hiçbir çağrı, dur ihtarı yapmadan askerler ellerindeki otomatik silahlarla Aylin'i delik deşik ettiler.
Köpekler acı acı uzun uzun uluyarak havladılar. Mahpushane silah seslerine ayağa kalkmıştı.
Zeynep sabırsızlanıyor bir an önce babasının götürüldüğü hastaneye gitmek istiyordu.
‘'Sizden rica etsem hastaneye beraber gitmemiz mümkün mü orada da size ihtiyacımız olur belki.''
‘'Tabi gelebilirim.''
Zeynep İngilizceyi iyi konuşuyordu ama, tercümanın olması daha iyi olacaktı.
Hastaneden içeri girince, Zeynep yüreğine saplanmış hançer gibi acı hissetti. Sanki duyacaklarını anlar gibi ağlamaya başladı, annesi de ağlıyordu. Tercüman önden danışmaya yaklaştıkça daha heyecan ve korkulu bakışlarla danışmadaki kadının ve yüz ifadelerinden anlamış oldular, tercüman.
‘'maalesef kaybetmişiz babanızı.''
Zeynep bir anda sendeledi annesine sarılarak yere yığıldılar. Anne kızın çıkardıkları ses hastane koridorlarında korkunç bir çığlıkla yankılandı.
Zeynep annesine sıkı sıkı sarılarak.
‘'Ah anneciğim böylemi karşılayacaktı babam bizi, on beş yıllık özlemi böylemi giderecektik annem!''
Ürün Özellikleri