Kitap Hakkında
Karnelerin alınmasına on gün kala, okula gitmek istemeyen bir tarih öğretmeni hakkındadır:
“Üçüncü derse gireceklerdi. Uyuyakalmamıştı, hasta değildi ve kimseye haber vermemişti, gerek yoktu buna. Kim bilir neler yapıyorlardı şimdi? Hiçbir zaman sahibi olarak hissetmediği masasında şimdi kim oturuyordu, masanın üstüne hangisi uzanmıştı? Agâh sınıfta değildi, bahseden oluyor muydu? Başına ne geldiğini merak ediyorlar mıydı? Buna da gerek yoktu. "Çünkü kendisi de bir zamanlar o kahverengi masaya doğru hizalanırdı ve o gün okula gelmeyen öğretmene ne olduğunu düşünmezdi." Önden üçüncü sırada otururdu, ortada.”
Bir tören günü, okula yürüyen üç öğrenci hakkındadır:
“Ayakları çıplak bir kadının sesiyle üşüyor ev, dağınık kokular içinde ayırt edilemeyen hafif bir rüya gibi bekliyor oda, açılan bir kapıya karşılık sular çekiliyor. İki kadının yörüngesinde uçuşan bu ev, her sabah bu odanın başına toplanıyor. Biri, uykulu ve dağınık saçlarıyla kapının eşiğinde, nefretle bakıyor daima; diğeri karşılık veremeyecek kadar yoruldu biraz önce: uyumak istiyor, vakitten sıyrılmak istiyor, binaların üzerinde uçmak istiyor… bir cümle yetiyor yere inmesine: Kalk, okula geç kaldın.”
Ürün Özellikleri