''Sineklerin Tanrısı başlangıçta, ıssız bir adaya düşen çocukların serüvenlerini anlatan, küçükler için yazılmış bir öykü, R.M. Ballantyne’ın Mercan Adası’nın çağdaş bir uygulaması sanılabilir. Hatta Golding, kendine özgü buruk alaycılıkla, okuyucunun bu sanısını pekiştirmek istercesine, Sineklerin Tanrısı’nın başlıca iki kişisine Mercan Adası’ndaki çocuklardan aldığı Ralph ve Jack adlarını verir. Mercan Adası’nda Ballantyne, oldukça duygusal ve biraz da bön bir iyimserlikle, gemileri battıktan sonra Pasifik Okyanusu’nda ıssız bir adaya sığınan üç İngiliz gencinin, Büyük Britanya uygarlığının oldukça başarılı bir küçük örneğini nasıl yeniden kurduklarını anlatır. Golding’in Sineklerin Tanrısı’nda da bir mercan adası ve İngiliz çocuklar vardır. Ama altı ile on iki yaş arasında olan bu çocuklar, gelecekteki atom savaşı sırasında, güvenilir bir yere götürülmek üzere bindikleri uçak bir saldırıya uğradığı için bu mercan adasına düşmüşlerdir. Ve bu mercan adasında olup bitenler, Ballantyne’ın romanında olup bitenlere hiç mi hiç benzememektedir...
Sineklerin Tanrısı’nda gördüğümüz ıssız ada da yeryüzünün cennetlerinden biridir. Çocuklar da bu adanın, okudukları Mercan Adası’na çok benzediğini söylerler. Ne var ki, başlangıçta bunu hiç sezinlemediğimiz halde,
atom çağının çocukları, bu güzelim adayı her açıdan bir cehenneme çevireceklerdir.''
24 Mayıs 2016, Salı
Sıradan bir macera hikayesi gibi görünüyor ancak İkinci Dünya Savaşı zamanında geçen bu roman tamamen insanlığı medeniyeti yansıtıyor. Medeniyet ve vahişiliğin çatıştığı bu roman insanlığın gerçek yüzlerini ortaya çıkarmış. İnsanlar mantığı seçmek yerine öldürmeyi seçiyor. Hayatlarımızı barış ve huzur içerisinde geçirebilecekken istekleri elde edebilmek için kan döküyorlar ve üstelik bundan zevk alıyorlar. Domuzcuk mantığı, Simon masumluğu, Ralph lideri, Jack vahşiliği(katil) simgeliyor. Tamamen sembollerden oluşan bir roman ve sadece okumak yetmiyor, üstüne düşünmek lazım. Golding'in bize söylemek istediklerini anlayabilmek için onun hayatını ve o dönemi bilmek gerek. Bir avuç çocuğun yaptığı bu savaş ne kadar gereksizse 2.Dünya Savaşı hatta tüm savaşlarda o kadar gereksiz. İnsan kanı dökmenin bir mantığı olabilir mi? Bu bir hak olabilir mi?
16 Haziran 2016, Perşembe
İktidar hırsının,ilkel yaşamın getirmiş olduğu kuralsızlığın masum olarak gördüğümüz çocukları bile canavarlaştırmasını anlatan güzel bir eser.
07 Haziran 2016, Salı
mükemmel bir kitaptı fakat sondaki açıklamayı okumasaydım çoğu göndermeyi anlamazdım