İhsan Oktay Anar, namıdiğer “Uzun İhsan Efendi”, tam sekiz yıl aradan sonra yeniden denizlere açıldığı bir romanla edebiyat dünyasına döndü. Usta yazar, tıpkı Amat’ta olduğu gibi Tiamat’ta da denizin hallerini insanın halleriyle, düşünceyle, varoluşla yan yana getiriyor; derin sular âleminin gizemini ve büyüsünü nevi şahsına münhasır üslubuyla bambaşka boyutlara taşıyor ve adeta yeniden inşa ediyor. Sahip olduğu popülariteye karşın tercih ettiği münzevi yaşam sebebiyle nadiren görünür olan yazarın okuruyla kurduğu tek ilişki biçiminin kitaplar olduğu düşünüldüğünde Tiamat bir kat daha önem kazanıyor.