Kitap Hakkında
Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına adım atarken Türkiye’de laiklik ilkesi ne ifade ediyor? Laiklik yok olma aşamasına mı geldi? Yoksa Türkiye zaten hiçbir zaman laik olamadı mı? Demokrasiye geçiş mi laikliği zedeledi, yoksa laikliğin gerilemesi mi çoğulcu bir demokrasinin oluşumunu engelledi? Laiklik ilkesi her şeyden önce dinî aidiyet ve kimliklerden bağımsız, eşit ve özgür vatandaşlığı vaat eder. Uygulamada ise, Türkiye’de olduğu gibi, tarihsel ve sosyolojik bağlam, dinî kurumlar ve devlet arasındaki güç ilişkilerine bağlı olarak farklı görünümler alabilir. Bu kitap, Türkiye’de laikliğin hem kazanımları hem de çelişkileriyle nasıl deneyimlendiğini eleştirel ve akademik yaklaşımlar ışığında değerlendiriyor. Kitaba katkıda bulunan, tarih, sosyoloji, hukuk ve siyaset bilimi gibi farklı disiplinlerden uzman ve bağımsız araştırmacılar, Türkiye’deki din-devlet ayrışması ile devletin dini denetleme süreçlerine odaklanıyorlar. Laiklik uygulamalarını anayasalar, medeni kanun, eğitim, toplumsal cinsiyet ilişkileri, Müslüman olmayan azınlıklar, Aleviler, Kürtler, İslami cemaatler, muhafazakârlar, İslamcılar ve sosyalistler gibi farklı alanlar ve toplumsal kesimlerle etkileşimleri çerçevesinde inceleyen derleme, karşılaştırmalı yaklaşımlara da yer veriyor.
Ürün Özellikleri