Bireysel ve tekil insan hakları ihlallerini önlemek üzere tasarlanan insan hakları kuramı, -insan hakları ihlallerini engellemek bir yana-, yaslandığı felsefi ve ahlaki temeller gereği insan hakları ihlallerinin endişe verici boyutlara taşınmasına da kapı aralamıştır. İnsan hakları ihlallerini ortadan kaldırmak ve yeryüzünü ıslah etmek gibi bir iddiayla ortaya çıkan modern insan hakları kuramı, Bakara Suresi 11. ayetteki diyaloğu doğrular bir biçimde, yeryüzünü (ve hatta gökyüzünü bile) ifsad etmekte; ancak, kendisinin mütemadiyen ıslah edici olduğunu da vurgulamaktan da geri durmamaktadır. Bu vahim gidişata dur demenin, bu global insan hakları ihlallerini önlemenin tek yolu var: Yeniden Allah’a dönmek ve yeniden O’nun kutlu adı ile başlamak... Hem de geç kalmadan.
Müslümanların Avrupa’daki varlığı büyük çelişkiler arz eden değerlendirmelere neden olmuştur: Bazıları asimilasyonun ilerlemeye başladığına sevinirken, başkaları da “entegre edilemez” bir dine mensup inananların, olabilecek en büyük kötülükleri yapmalarından endişelenirler. Yüzeysel tartışmalardan, yanlış temsillerden, ya fazla iyimser ya da fazla kötümser söylemlerden uzak olan bu eser, nesnel bir gözlemden yola çıkar: Birkaç milyon Müslüman Avrupa’da yaşamaktadır; bunlar artık Avrupalıdırlar. Müslümanlar için bu gerçekliğin bilincine varmak, birçok sorumluluğun üstlenilmesine ve bir dizi soruya cevap vermeye denk gelir. Bu insanlar kimdir? Avrupa’yı nasıl algılamaktadırlar? Aidiyetlerini nasıl tanımlamaktadırlar: ümmete göre mi, yoksa kıtanın şu veya bu ülkesine göre mi? Ne istiyorlar? Basit bir “entegrasyon” mu yoksa özgün vatandaş katılımı mı? Dinleri, gerçek Avrupalı Müslümanlar, İslam dinine mensup Avrupalılar olmalarına izin veriyor mu? Bütün bunlar önemli sorulardır. Bu sorulara bir cevap getirmek kaçınılmazdır.
Nart efsaneleri Kafkasya halklarının en güzel tarihi yadigarlarından, kültürlerinin en anlamlılarından sayılmaktadır. Bunlara ait rivayetleri, masalları, türküleri, şarkıları vs. Asetinler, Kabardeyler, Çerkesler ve Abazalar bilimsel ölçülerle araştırıp derlemiş, yazmış ve yayımlamışlardır. Öz ve muhteva bakımından bütün Kuzey Kafkasyalılarda benzerlik arz eden bu efsaneler, her halkın özelliğine göre de farklılık gösterir. Bu kitaptaki efsaneler ve masallar, halkın anlattığı biçimde yazılmış ve yayımlanmıştır.
İsrail’deki Yahudi köktenciliği, dindar yerleşimcilerin faaliyetlerinde görüldüğü gibi, çok büyük bir siyasal öneme sahiptir. İsrailli yazar ve insan hakları savunucusu Israel Shahak ile Amerikalı uzman Norton Mezvinsky, bu kitapta, Yahudi köktenciliğinin tüm İsrail devleti içindeki artan siyasal nüfuz ve gücü ışığında bu inancın sonuçlarını tartışmaktadırlar.
Kitap, modern İsrail devletindeki köktenciliğin kapsamlı bir değerlendirmesini yapmaktadır. Yazarlar, Yahudi köktenciliğinin tarihi kökenine ve gelişimine değinerek, farklı kollarını ortaya koymakta ve bunlar arasında en tehlikeli olanının mesihçi (kurtarıcı) eğilim olduğu tespitini yapmaktadırlar. Shahak ve Mezvinsky; Başbakan Yitzhak Rabin suikastını, Yahudileri cezalandırma geleneği çerçevesinde değerlendirmektedirler. Yazarlar, Yahudi köktenciliğinin demokrasiye temelden düşman olduğunu çünkü, tüm vatandaşların eşit olduğu fikrine karşı çıktıklarını bu nedenle de İsrail’deki demokrasiye karşı ciddi bir tehdit oluşturduklarını savunmaktadır. Orta Doğu’daki durumu ve barışın geleceğini tam manasıyla anlayabilmek için Yahudi köktenciliğini tüm yönleri ile anlamamız gerekmektedir.