Toplumsal Cinsiyet Odaklı Habercilik Elkitabı, Kadın Odaklı Habercilik kitabımızın tamamlayıcısı niteliğinde. Bu defa odağını kadınlar ile sınırlamayıp LGBTİ bireylerle ilgili haberlerde yapılan hak ihlalleri üzerinde de odaklanıyor ve çeşitli cinsel yönelim kimliklerini temsil edenlerin nasıl hak odaklı haberciliğin konusu olabileceklerine dair bianet ve proje ortağımız KaosGL deneyimleri üzerinden bir rehber sunuyor. Diğer yandan Barış Gazeteciliği El Kitabı’mızın da devamı niteliğinde. Çünkü içinde bulunduğumuz kadınlara ve bütün ötekilere yönelik katlanan şiddet ortamında, adil bir barış için öncelikle toplumsal cinsiyet odaklı gazetecilik yapmaya, dolayısıyla da bir rehbere her zamankinden çok ihtiyacımız var. Sevda Alankuş
Barışa her zamankinden çok ihtiyaç var, barış gazeteciliğine de.
Haber medyası tek başına savaşa neden olmuyor ama, ana akım medya haberciliği, haber değeri tanımı, kullandığı kaynaklar, kurgulanma hatta objektiflik, dengelilik gibi editöryel değerlerle hayata geçirilme biçimi, en önemlisi dil/söylemiyle savaş kışkırtıcılığı yapıyor. Bu çalışma 1970’li yıllardan itibaren alternatif haberciliğin nasıl yapılması gerektiği konusunda önemli bir teorik ve pratik birikim oluşturmaya başlayan barış gazeteciliğinin mevcut tanımını da genişletecek şekilde, adil barış odaklı habercilik için bir rehber sunuyor. Genel-geçer haberciliğin ilke ve kodlarının yeni bir etik çerçevesinde tekrardan tanımlanarak hayata geçirilmesi gerektiğini söylüyor.
Dünya nüfusunun üçte ikisinden fazlasını oluşturdukları halde medyanın kapsadığı konuların yüzde beşinden azı çocuklarla ilgili. Medya çocukları haber konusu yaptığında ise bu çocuk fuhuşu, organ kaçakçılığı, cinsel istismar, eğitim ve sağlık hizmetlerinden mahrum bırakılmaları çocuk emeği sömürüsü, sokak çocukları yakınlar tarafından cinsel taciz, babanın ya da öğretmenlerin cinsel tacizi gibi konular da oluyor. Türkiye’deki durum da bundan farklı değil. O halde yaygın medyanın çocuklar söz konusu olduğunda yaptığı iki önemli genel geçer hak ihlali var. Çocuklar özellikle de siyah ve kız çocuklar yok sayılarak eşitsizlikçi toplumlardaki egemen ayrımcılık ve patriarşik söylem yeniden üretiliyor çocukların varlıkları ise çoğunlukla fail suçlu ya da mağdur kurban olduklarında hatırlanıyor. Bu bir yandan çocukların eksik yurttaşlar kabul edilip yetişkinlerin cezalandırmadan korumaya kadar her türlü meşru disipline edici pratiğinin nesneleri olarak görülmeleriyle diğer yandan da bu anlayış içerisinde biçimlenen geleneksel gazetecilik anlayışı ve mesleğin profesyonel ideolojisiyle ilgili. Başka ifadeyle mevcut gazetecilik ideolojisi ve pratiği içerisinde çocuklar haber olmadıklarında da haber olduklarında da hak ihlaline uğruyorlar.
Bu kitap ise Bianet’in yaptığı haberciliği örnek olarak sunarak egemen habercilik anlayışını sergileyerek eleştiriyor, çocuk odaklı bir haberciliğin nasıl yapılması gerektiğini tartışmaya açıyor. Çocuk hak ihlallerini konu edinen ve takip eden çocukları görünür kılan bunu yaparken de çocuk hakları ihlalinde bulunmayan dahası çocuklarla doğrudan ilgili olmayan haberleri bile çocuk merkezli hale getiren bir hak haberciliğini adres olarak gösteriyor.
"Bir ülkede demokrasinin sağlıklı biçimde işleyebilmesiinin ön koşullarından birisi özgür medya ise, gazetecilerin etik ilkelere uygun davranabilmelerinin önkoşulu da medya sektöründe tekelleşmeyi önlemek, gazetecilerin sosyal güvenceye kavuşmalarını sağlamak ve medya organlarının patronun borazanı olmasını engelleyecek bir mekanizma olan editoryal özerkliği tesis etmektir." -Doç.Dr. Süleyman İrvan- "Gazeteci üç makama karşı vicdani olarak sorumludur. Bu çok önemli bir üçleme. Gazeteci ilk olarak ‘gerçeğe’ karşı vicdani bir sorumluluk duymak zorunda. Yani; ‘gerçek’ neyse onu aktarmakla yükümlüyüz. İkinci olarak, okura/izleyiciye/dinleyiciye karşı sorumluyuz. Üçüncüsü, muhabir olarak editöre karşı sorumluyuz, Ancak gazeteciler olarak bu üç ‘makama’ duymamız gereken vicdani sorumluluk nadir olarak birbirini tutar." -Ragıp Duran- "Kendi meslekleri ve haklarıyla çıkarlarını koruma bakımından, en aciz iş kolu ne yazık ki, gazetecilik işkoludur. Bunu söylemek kolay belki ama, ‘gazeteci gibi gazeteci’ olmak, yani, kendi hakkınızı da savunmak, bu konuda yeni mücadele yöntemleri geliştirmek gerekli." -Fikret İlkiz-
"Türkiye’deki topluluk radyoları ‘ticarileşme’ ile ‘topluluk radyosu olarak kalma’ kıskacındalar. Ayrnıca, genel olarak coğrafi bir yerleşim alanında mevcut olan ortaklıklara seslenmeyi hedefyelen bu tilp radyoların herhangi birkimlik ile özdeşleşimleri üzerinde kamusal otoritelerin yakınbir takibi sözkonusu. Bu anlamda Batı Avrupa’nın özgürlük ortamının Türkiye için geçerli anlamda Batı Avrupa’nın özgürlük ortamının Türkiye için geçerli olduğundan söz edilemez."
-Yrd. Doç. Dr. Nilüfer Timisi-
"Bugün Türkiye’deki yayıncılık siyasalarıyla ilgili olarak tartışılması gereken, halihazırdaki devletçi ve muhafazakar düzenlemenin karşısına, tecimsel çıkarları koruyan düzenlemelere gidilmesi değildir. Çünkü, zaten bu ikisi birbirini destekleyecek ortamı yaratmakta sık sık başarılı olmaktadır. Radyo ve televizyon yayıncılığı hepimize/kamuya ait olanı kullanmakta, ayrıca ortak veya farklı özelliklerimizle/yönelimlerimizle hepimizi ilgilendirmektedirr; o yüzden, artık ‘kamusal’ yayıncılığı gündeme getirme zamanıdır."
-Yrd. Doç. Dr. Beybin D. Kejanlıoğlu-
"Radyo Türkiye’de ‘modernleşme’ hedeflerinin -başta kırsal kesimler olmaz üzere- topmuma benimsetilmesinde önemli bir akraç olarak kullanılmıştır. Bu arada edebiyat programları hatta felsefe programlarının da mecrası radyo olmuştur genellikle, gazete ya da televizyon değil. Ancak sadece Türkiye’de değil bütün dünyada, eğerkamusal nitelik ya da sivil toplum medyası niteliği taşımıyorsa, radyonun sadece eğlendimeye dönük bir ‘müzik kutusu’ haline gelmeye başladığı söylenebilir."
-Ragıp Duran-
"Haber çok gereklidir. Haber vermeyen radyolar olabilir. Dünyada her alanın bir radyosu yaratılabilir...Ancak unutulmasın, bu radyolar haber vermedikleri sürece, konuşan kutular olmakttan çok öteye gidemezler."
-İpek Çalışar-
"Yerel radyolar, yerel kültüre ve yerel haberlere ağırlık verdikleri ve de bunu dinleyicilerini küresel olandan da koparmadan yapabildikleri ölçüde, günümüz insanın beklentilerine cevap sunabilme ayrıcalığına sahip yegane araç olma özelliğini sürdüyorlar."
-Tuğrul Eryılmaz-
"Özellikle haber sunarken tarafsız olmak gerekir. Ancak, tarafsızlık ‘yorumsuzluk’ demek değildir. Önce, yazılı metnin ne demek istediği anlaşılmalı; sonra uygun ses tonu ve tempo ile dinleyiciye aktarılmalıdır. Doğru yorum, doğru üslubu getirir."
-Ülkü Giray-
"İnternet hakikaten çok önemli bir olanak, ama bütün bu olanağı kullanmak için bir irade göstermemiz yani ‘politik insan’ olarak davranmamız gerekiyor. Sadece İnternet’in bir teknolojik imkan olarak varlığına güveneceksek yanılırız. O zaman da, diğer yeni teknolojilerin ilk ortaya çıkışlarından sonra uğradığımız hüsrana uğramamız kaçınılmaz olur (...) inanıyorum ki, yeteri kadar irade her zaman var. Bu iradeyi örgütleyen BİA gibi örnekler oldukça da, bu işler sürecek." - Prof. Ümit Atabek- "Artık, en önemli görevi hangi haberin gazeteye girip girmeyeceğine karar vermek olan yazı işleri sorumlularının; bir başka deyişle ‘eşik bekçilerinin’ önemi azalmıştır. internet’te haber veren tüm web servislerinin ‘sınırsız bir enformasyon denizi’ oluşturdukları düşünüldüğünde, okurun bu sınırsız enformasyonu kullanarak ‘kendi gazetesini’ yapma olanağına kavuştuğu da söylenebilir." -Murad Karaduman- "İnternet’in olanaklarından yararlanarak, tüm haber üretimini web tabanlı hale getirerek bir ‘sanal haber merkezi’ oluşturmak da mümkündür. Bu sonuncusuna örnek olarak, web üzerinde katılımcı bir haber havuzu oluşturup, bunu yerel medyanın kullanımına sunan BİA projesi gösterilebilir." -Hakan Tuncel- "Tokyo Üniversitesi’nden bir öğretim üyesi, Mizokoshi bir demecinde ‘birçok kişi için tecrübeli gazeteciler tarafından yazılıp redakte ednilmiş haberlerin okunması, ham materyal ve temel enformasyonun okunmasından daha kola,’ diyor. Bizlerin gazeteci olarak sahip oldğumuz bu beceri, hiç de yabana atılır bir şey değil. Kolay vazgeçilebilir bir şey de değil. özellikle de son dönemde ‘yalan haberin’ hizla arttığı İnternet ortamına baktığımızda bunu daha iyi görüyoruz. Sorun sadece yalan haberler de değil. Haberlerin eksik sunumu da bir sorun. Habercilik kolay iş değil. Dolayısıyla haberciliğin geçmişte olduğu gibi, bugün de önemini sürdüreceğini düşünenler arasındayım. Hatta öneminin arttığı görüşündeyim." -Hakan Kara- "Online gazeteciliğin en önemli avantajı, sunduğu enformasyonun her an değiştirilebilmesidir. Yazılı gazetecilikte yapıldığında farklı olarak, günlük değil, anlık güncellemeye olanak tanıyan blir teknoloji söz konusudur." -Nihat Halıcı-