Yüzüklerin Efendisi’ni ilk okuduğumda lise son sınıftaydım. Dehşetengiz detaylar ve kurgudaki bütün o şaşırtan dönemeçlerin yanında insanî duyguların çok iyi betimlenmesiyle de büyülemişti beni. Bütün bu insanî duygular, kader ve iradenin bu denli muhteşem anlatımına bakarak kim Yüzüklerin Efendisi için yalnızca kurgu bir dünya diyebilir ki? İkinci okuyuşumda da daha olgun bir okuyucu olarak çok daha büyük sırların açıldığını gördüm. Yüzüklerin Efendisi’ni bir kere okuyanın ikinci kere okuyacağından hatta filmlerini de defalarca izleyip bendeniz gibi eleştireceğini düşünüyorum. Yönetmenin görüşünü beğenmeyenler metne yeniden dönerler. Fantastik Edebiyatın, edebiyatın daha az edebi bir kolu olduğunu düşünenler hâlâ var, olacaktır. Ancak Tolkien gibi iyi bir dil işçisinin, bir tarih öğrencisinin bize aslında kurduğu dünya ile gerçek dünyada bulunmayan imkânlar sunduğunu görüyoruz. Onun gibi pek çok büyük kalem de Fantastik edebiyatın masal ve mitten çok daha ileride bir gerçeklik sunduğunu görebiliriz.